CHP Kurultay davasının 24 Ekim’e ertelenmesinin ardından kısa vadeli siyasi belirsizliklerin ortadan kalkması, ekonomi cephesinde olumlu bir hava yarattı. Bu gelişmenin, para politikalarına ilişkin beklentilerin rasyonel zeminde sürdürülmesini desteklemesiyle birlikte Türkiye’nin kredi risk primi (CDS) son beş yılın en düşük seviyesine geriledi.
Piyasalarda azalan belirsizlik ve yatırımcı nezdinde güçlenen güven algısı, Türkiye’nin risk primini düşürmeye başladı. Uzmanlara göre bu geri çekilme, hem ekonomik dengelenmeye hem de uygulanan politikaların etkisine işaret ediyor.
Kredi risk primindeki düşüş, Türkiye’nin dış borçlanma maliyetlerini azaltma potansiyeli taşıyor. Bu durum, özellikle yabancı yatırımcılar açısından Türkiye piyasalarına olan ilgiyi artırabilir. Aynı zamanda bankalar ve reel sektör şirketleri için de yurt dışından daha uygun faizli kredi temini anlamına geliyor.
CDS’in düşüşü sadece makroekonomik güveni değil, aynı zamanda sanayi tarafında da olumlu yansımaları beraberinde getirebilir. Dış kaynaklara daha düşük maliyetle erişim imkanı, yatırımların önünü açarak büyüme ivmesini destekleyebilir.
Genel olarak, kredi risk primindeki bu gerileme Türkiye’nin ülke riskinde yaşanan iyileşmenin bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Borçlanma maliyetlerinin düşmesi, yatırımcı güveninin artması ve ekonomik görünümdeki toparlanma sinyalleri, CDS’in seyrine de pozitif yansıyor.
ARA HABERİ
16 Eylül 2025ARA HABERİ
16 Eylül 2025GENEL
16 Eylül 2025GÜNDEM
16 Eylül 2025GÜNDEM
16 Eylül 2025SPOR
16 Eylül 2025SPOR
16 Eylül 2025