Gazeteabc/ Haber: Adiviye ElbaşBursa CHP 15. Kadın Kolları İl Olağan Kongresi gerçekleşti. Gerçekleşen kongreye Bursa CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, CHP Yıldırım İlçe Başkanı İlhami Gün, CHP Osmangazi İlçe Başkanı Cengiz Çelikten ve CHP Kadın Kolları üyeleri ve CHP Bursa yönetimi katılım gösterdi.
Gerçekleşen toplantıda CHP Kadın Kolları Başkanı Aysel Okumuş: “Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Kadın Kolları 15.inci olağan kongremize hoş geldiniz. 2022 – 2024 yılları arasında göreve başladığımız yıldan itibaren bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partimiz adına her alanda örgütümüzün gücüne inanarak çalışmaya devam ettik. Son yerel seçimlerde Bursa’da büyük bir başarı elde ettik. Halkımızın bizi verdiği sorumluluğun farkındayız. Bizler daha da çok çalışacağız. Yerel seçimlerde elde ettiğimiz başarıyı genel seçime taşımak için mücadelemiz yürüyüşümüz devam edecektir. Cumhuriyet Halk Partisi halkın umududur. Bu zor günlerden aydınlık günlere hep beraber çıkacağız. Gelecek kaygısı duymadan, sıkıntı çekmeden yaşayacağımız günler çok yakında. Birbirimize dayanarak birbirimizi öteleştirmede çalışmalarımıza devam edeceğiz. Biz kadınlar, sevgili örgütüm, güçlü olduğumuza inanalım. Sadece bu olduktan sonra başaramayacağımız hiçbir şey yoktur. Halklarımız için, geleceğimiz için, çocuklarımız için halk için, cumhuriyet için, adalet için daha çok çalışacağız.” dedi.
Bursa Kadın Kolları adayı Fatma özgür: “Kadın-erkek eşitliği temel bir haktır. Kadın-erkek eşitliği, çağdaş ve demokratik bir toplum olmanın en temel belirleyicisidir. Toplumsal refahın adil paylaşıldığı, demokratik bir toplumda eğitim, sağlık, istihdam, siyaset ve sosyal hayata katılım açısından kadınların ve erkeklerin eşit olması esastır.
Ne yazık ki savunduğumuz, mücadelesini verdiğimiz kadın-erkek eşitliği yaklaşımı ne Anayasa’da ne diğer yasalarda ne de parti tüzüğümüzde tam olarak karşılığını bulmuştur.. Cumhuriyet’in kuruluşunun üzerinden 100 yıl geçmiş olmasına rağmen, Türkiye kadın-erkek eşitliği açısından çağdaş ve demokratik bir devlet olmanın gereklerini tam anlamıyla yerine getirebilmiş değildir. Kadınlar için bu durum, en temel insan hakkı olan yaşama hakkına tam olarak sahip olamamaya kadar varan bir dizi sorun yaratmaktadır. Öte yandan, cinsiyete dayalı eşitsizlik sadece kadınlara değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olarak erkeklere ve bütün topluma zarar vermekte, ülkemizin geleceğini zayıflatmaktadır. “
“Kadın doğurgandır, yaratır. Ancak tarih boyunca da kadın bu üstün özelliğine rağmen horlanmış, ezilmiş, sömürülmüştür. Kadınların namusu toplumun ve ailenin namusu olarak görülmektedir. Bu nedenle eğitime ve çalışmaya katılmaları, faaliyetlerde bulunmaları engellenir, engellenmediğinde de çok sıkı bir denetim altında tutulur.
Töre ve namus gibi gerekçelerle okuyamayan kız çocukları çok küçük yaşlarda evlendirilmekte, bağımsız ve eşit bir yurttaş olarak toplumsal yaşama katılamamakta, şiddete uğrama ihtimali de artmaktadır. “AK Parti iktidarı döneminde kadınlara yüklenen roller sadece annelik üzerinden tariflenmeye başlandı. Özellikle ‘Bir çocuk iflas, iki çocuk patinaj, üç eh, bize 4-5 lazım’ gibi söylemlerle kadını adeta kuluçka makinesi gibi gören iktidar mensupları sayesinde kadınlar geleneksel rollerin içerisine hapsedildiler. Elbette annelik çok kutsaldır. Ancak anneliği en büyük kariyer olarak tariflemek, kadınların yaşadığı sorunları görmezden gelmek, kadınların ekonomik özgürlüğünün, eğitime erişimdeki engellerini yok saymak, ekonomik özgürlüğünün olmaması, istihdama katılımı yönünde devlet olarak ülkeyi yönetenler olarak üzerine düşeni yapmaması demektir. Bu nedenle toplumun bize dayattığı rolleri reddediyoruz.”
“Biz kadınlar 22 yıllık AK Parti iktidarıyla yeni haklar kazanmak bir yana mevcut haklarımızı kaybetmemek için mücadele eder hale geldik. En temel hakkımız olan yaşam hakkımızı savunmak durumunda kaldık. Bugün öldürülen kadınların sayısındaki artış ürkütücü, bir günde 2, 3 değil 8 kadın öldürüldü.. Çocuğa yönelik şiddet, istismar olaylarında da durum içler acısı.. Sosyal medyaya yansıyan ve yaşamın içinde tanık olduğumuz vahşi, eril bir şiddet hakim. 2021 de İstanbul sözleşmesinin hukuksuzca iptal edilmesi, 20 yıllık iktidarları karşısında direnen kadınlara karşı bir meydan okuma, kadın bedeni ve hakları üzerinden rejim inşası kararlılığının göstergesiydi. Sıra 6284 sayılı Şiddet yasasında. Uzun zamandır zorlama olmadan uygulamadıkları bu yasanın kaldırılması ataerkil İslami ailenin gerçekleşebilmesinin ön koşulu.”
“Adalet Bakanı Medeni Yasa ‘yı sil baştan yazacaklarını söylemişti. İtiraz ettik. Virgül oynatmanıza izin vermeyeceğiz dedik.. Düzenledikleri Aile Çalıştayları LGBTİ+ düşmanlığı ve “güçlü aileyi” yıkan etkiler üzerine yoğunlaştı. Tam da bunların ardından “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”, “9.yargı paketi” ve Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesine Yönelik Genelge” neredeyse eş zamanlı olarak gündeme geldi. Güçlü aile, aile içinde eşit ilişkiler içinde yer alan güçlü kadınla var olabilir. Kadının güçlenmesi ve şiddetin önlenmesi için kaynağının ortadan kaldırılması yani toplumsal cinsiyet eşitliğinin yasal ve yapısal önlemlerle sağlanması gerekir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının en önemli gündemi güçlü aileden önce “güçlü kadın” ve kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi için 6284 sayılı yasanın etkin uygulanması olmalıdır. Ancak adından kadın’ı kaldıran bir bakanlık ile konuyu kadınlar yerine Diyanet işleri başkanı ile konuşan bir bakan ile bir arpa boyu yol alınamayacağı da açıktır.”
“Ülkede Çocuk sayısı düşüyorsa bu AK Parti iktidarını başarısız ekonomi politikalarının sonucudur. Kadınları istihdamdan uzaklaştırıp geçici güvencesiz iş alanlarına tıkıştırmanızın, çocuğuna kahvaltı koyamayan, kreş olmadığı için çalışamayan, işini bırakma zorunda kalan, işini bırakınca tek maaşla geçinemeyen annelerin gelecekten ümidini kesmesinin sonucudur. Güçlü devlet her 1,5 dakikada bir kadının şiddet görmesinin önüne geçebilen bir devlettir. Vatandaşını darda bırakmayan, sosyal güvenlik şemsiyesi açan, refahı topluma yayan, sağlık ve eğitim hakkını herkes için kamusal olarak ücretsiz ulaştırabilen devlettir. Kuryelerin, komilerin üç kuruşuna göz diken devlet değil. Güçlü devlet anayasal haklara ve hukuka saygılı, kadına ve çocuğa yönelik şiddeti engelleme konusunda kararlı etkin adımlar atabilen, istismarcılar ve katillerin karşında, mağdurun yanında olan devlettir.”
“Ülkemizdeki kadınlar, sorunlar yumağına hapsedilmiş durumda. ANCAK Bizler hayatımızın üzerine çöken AK Parti iktidarının karanlığını aydınlığa çevirmek için geliyoruz. Kadınları ve çocukları yoksulluk ve yoksunluk çemberine hapsedenleri, çocukların yatağa aç girmesine seyirci kalanları yerel seçimlerde evlerine gönderdik. Şimdi erken genel seçimlerde tamamını Türkiye’nin geleceğinden, tamamen silmek için geliyoruz. AK Parti’nin katilleri, tacizcileri, tecavüzcüleri ceza indirimleriyle ödüllendiren adaletsizliğini sonlandırmak için geliyoruz.” dedi.
Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir: “Yaklaşık 35 yıllık mücadelemizin her noktasında, her yerde, her mitingde her seçim çalışmasından omuz omuza mücadele ettiğimiz çok değerli kadınlarımız hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Ben biliyorum en son seçimde de birlikte yaşadık. Son seçimler de neredeyse biz tabii kampanya sırasında her mahalleye bir girip çıkıyorduk. Bizim girişimiz, çıkışımız bir saat, iki saat. Kadınlarımız ise bizlerle beraber omuz omyza yürüyerek bizim gidemediğimiz bizim ulaşamadığımız her yere kadınlarımız yetişti. Bizler yetişemedik çünkü 45 günlük bir kampanya yapmıştık. 64 mahallemiz vardı. Yani bir kere tur attık ikinci turu atmaya vaktimiz yoktu. Biz biliyoduk kadınlarımız sabahtan gece yarına kadar o evlere, bu sokaklarda, o esnada bütün düşüncelerimizin, projelerimizi, duygularımızı onlara taşımışlardır. Eğer bugün Bursa’ nın rengi değişmişse bunun temel nedeni siz kadınlarsınız. ” dedi.
ARA HABERİ
01 Kasım 2024ARA HABERİ
01 Kasım 2024GENEL
01 Kasım 2024GÜNDEM
01 Kasım 2024GÜNDEM
01 Kasım 2024SPOR
01 Kasım 2024SPOR
01 Kasım 2024