Çanakkale Kara Savaşları’nın üzerinden 110 yıl geçmiş olmasına rağmen, döneme ışık tutan yeni belgeler gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Bu belgelerden biri de, savaşta görev alırken şehit düşen Teğmen İbrahim Naci’nin, Çanakkale Cephesi’nde tuttuğu kendi el yazısıyla yazılmış günlük oldu. Günlük, savaşın hem şiddetini hem de insanî yönünü gözler önüne seriyor.
Günlüğün ortaya çıkışı hakkında bilgi veren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Öğretim Görevlisi Dr. İsmail Sabah, süreci şu sözlerle anlattı:
“İbrahim Naci’nin tuttuğu bu günlük, bir akrabasının Çanakkale koleksiyoneri Seyit Ahmet Sılay’a attığı bir mail sayesinde gün yüzüne çıkıyor. Sılay, günlüğü satın alıp yayımlıyor ve orijinali hâlen kendisi tarafından muhafaza ediliyor. Bu sayede, bir asır sonra Çanakkale Muharebeleri’ni bir subayın gözünden okuma fırsatına kavuşuyoruz.”
Dr. Sabah, Teğmen Naci’nin günlüğüne başlamadan önce yazdığı notun dikkat çekici olduğunu vurguladı:
“Günlüğün ilk sayfasına ailesinin adresini yazıyor ve altına şu notu ekliyor: ‘Bu defter kimin eline geçerse, bir şehit hürmetine yukarıdaki adrese göndersin.’ Daha günlüğü yazmaya başlamadan önce, adeta şehit olacağını hissetmiş gibi davranıyor.”
İbrahim Naci, 21 yaşındayken İstanbul’dan Çanakkale Cephesi’ne katıldı ve 29 gün boyunca günlüğünü sürdürdü. 21 Haziran 1915’te, Fransızlarla girilen bir muharebede şehit düştü.
Günlük, yalnızca muharebe notları değil, dönemin sosyal ve askeri koşulları hakkında da önemli bilgiler içeriyor. Dr. Sabah, şu detaylara dikkat çekti:
“Marmara Denizi’ndeki düşman denizaltılarının oluşturduğu tehditten, askerlerin iaşesine kadar birçok konuda bilgi veriyor. Günlük, bu yönüyle son derece önemli ve özel bir belge.”
Teğmen Naci’nin yazdıklarında dikkat çeken bir başka unsur ise “unutulma korkusu”. Dr. Sabah bu konuda şöyle konuştu:
“Ateş hattına gitmeden önce şehit düşen subayların mezarlarını görmüş ve günlüğünde sürekli unutulmaktan korktuğunu dile getirmiş. ‘Acaba biz de bu kuru toprak altında yok olup gidecek miyiz?’, ‘Bizden sonra gelenler bizi hatırlayacak mı?’ gibi ifadeler yer alıyor.”
Teğmen Naci’nin şehit düşmesinin ardından günlüğü, bölük komutanı Yüzbaşı Bedri Efendi’nin eline geçti. Bedri Efendi, günlüğe şu sözleri yazdı:
“Naci, sen ve emsalin ölmediniz. Bir iki toprak kazmasıyla kuru toprak altına gömülmediniz. Siz büyük Türklüğün sinesinde daima büyük bir hürmet ve muhabbetle hatırlanacaksınız.”
Ancak Bedri Efendi de bu satırları tamamlayamadan, 2 Temmuz 1915’te Zığındere Muharebeleri sırasında şehit düştü. Günlüğün o kısmında, yazının yarım kaldığı, hatta cümlenin bir virgül ile bittiği ve yazı karakterinin değiştiği görülüyor. Bu cümle daha sonra Tabur İmamı Mustafa Memduh Efendi tarafından tamamlandı.
Dr. İsmail Sabah, günlüğün tarihi açıdan taşıdığı değeri şu sözlerle özetledi:
“Bu günlük, Çanakkale’de şehit olan iki subayın, kendi el yazısıyla savaşın içine dair bıraktığı bir mirastır. Bu satırlar üzerinden, savaşan insanların en büyük korkularının unutulmak, en büyük arzularının ise hatırlanmak olduğunu açıkça görüyoruz.”
Günlüğün son sayfası, Teğmen Naci’nin şehit olduğu gün olan 21 Haziran 1915 tarihine ait. Son satırları ise adeta bir veda niteliğinde:
“Saat 07.00: Düşman geceden beri taarruz ediyor. Şimdi gidiyoruz. Allah hayreylesin.
Saat 11.00: Şimdi muharebeye girdik. Milyonlarla top ve tüfek patlıyor. Az önce 1’inci onbaşım yaralandı. Allahaısmarladık.”
Bu satırlarla günlük son buluyor. Tıpkı başında şehit olacağını sezmişçesine yazdığı gibi, sonunda da sessiz bir veda ile son nefesini veriyor.
ARA HABERİ
09 Eylül 2025ARA HABERİ
09 Eylül 2025GENEL
09 Eylül 2025GÜNDEM
09 Eylül 2025GÜNDEM
09 Eylül 2025SPOR
09 Eylül 2025SPOR
09 Eylül 2025