Gazeteabc/ Haber: Adiviye ElbaşProf. Dr. Naci Görür ve Dr. Şebnem Akman Balta’nın katılımı ile Bursa’nın depremselliği ve depreme dirençli Osmangazi etkinliği düzenlendi.
53 bin vatandaşımızı kaybettik
Düzenlenen etkinlikte açılış konuşmasını gerçekleştiren Erkan Aydın: “6 Şubat depreminin yıl dönümünü geçtiğimiz günlerde andık. 04.17’de bu meydanda, o gün hayatını kaybeden 53 bin yurttaşımızı saygı, rahmet ve minnetle andık. Bir kez daha ulusumuzu anıyor, yakınlarına sabır diliyorum. Bu anmalar, daha önceki depremlerdeki kayıplarımızdan önemli dersler çıkarmamıza vesile oluyor. Depremin o acı gerçeğini hissettiriyor. Ancak üzerinden çok az bir süre geçtiğinde, maalesef toplum olarak her şeyi unutuyoruz. Hocam buraya gelmeden önce sohbet ettik. Bursa için fay hatları üzerine konuşuyoruz. Bin sekiz yüz elli beşte, bin yedi yüz beşte ve bin altmışta depremler olmuştur. Milyonlarca kez daha olmaya devam edecek. Hem yerel yöneticiler olarak, hem genel yöneticiler olarak, hem de toplum olarak bu gerçeği sadece depremde hatırlıyor olmamız, aslında bir sonraki depremde belki de aramızdaki birçok kişinin olmayışı anlamına geliyor. Bu durum biraz ürkütücü geliyor ama gerçek bu. O depremlerin fotoğraflarını da geçtik. Birçok kişi altı Şubat günü aramızdan ayrıldı. Yani amacımız korkutmak değil; her birimizin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Hocam, zaten bilimsel verileri dinleyip ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam etmememiz gerektiğini vurguladı. Sorumlu kalmamız gerekiyor. Evet, devlet burada baba olmalı; ancak yurttaşlarımızın da üzerine düşeni yapması gerekiyor ki bir sonraki depremde can kayıpları azalsın. Bunu istemiyorum. Tekrar huzurunuzda Şebnem Hanım’a buraya geldikleri ve bize vakit ayırdıkları için teşekkür ediyorum.” dedi.
Depremleri sürekli unutuyoruz
Prof. Dr. Naci Görür Bursa için açıklamalarında: “Bursa hakkında genellikle çok konuşulduğunu biliyorum. Farklı vesilelerle, farklı kişiler Bursa’nın depremselliği veya Marmara Bölgesi’nin güneyi hakkında çeşitli söylemlerde bulunuyor. Ancak ben benzer bir söylem yapmayacağım. Faylardan, jeolojiden, jeofizikten, sismolojiden ya da paleosismolojiden bahsetmeyeceğim. Bu konular akademik dünyanın tartışma alanıdır ve orada ele alınmalıdır. Bu bilgiler önemli, yararlı ve bilgilendiricidir, kabul ediyorum. Ancak halk arasında tartışılacak konular değildir. Sizlerin jeoloji veya fizikçi olma niyetiniz yok ve gereği de yok. Sizler burada yaşayan vatandaşlarsınız. Peki, Bursa’nın jeolojisi bize nasıl bir tuzak kurmuş olabilir? Sağlıklı, uzun bir yaşam sürdürebilmemiz için neler yapmamız gerektiğini anlatmaya çalışacağım. Bilimsel yöntemleri kabul ederseniz veya etmezseniz, bu sizin tercihinizdir. Ancak eğer bu yöntemlerin öngördüğü kültürü özümsemezseniz, geleceğimiz her zaman problemli olacaktır. Deprem olduğunda ağlayacağız, sızlayacağız ve sevdiklerimizi toprağa vereceğiz. Ancak bir sonraki deprem ne zaman olursa olsun, bu durumu unutarak gideceğiz. Aynı sorun bir daha yaşanacak, tıpkı Güneydoğu’da olduğu gibi. Zannediyor musunuz ki, 6 Şubat’ta Güneydoğu’da meydana gelen depremde 56 bin kişi öldü ve toprağa verdik? Hayır, bu yeni bir olay değil. Binlerce yıldır, on binlerce insan bu şekilde hayatını kaybediyor. Her ölen nesil, aynı sorunu bir sonraki nesile taşıyor ve onlara bırakıyor. Bu durum, ülke severlik değildir. Bunun bir kısmı bilgisizlikten kaynaklanıyor, bunu kabul ediyorum. Eski dönemlerde bilim gelişmemişti ve dolayısıyla o on bir ilde yaşayanlar depremi gerçek anlamda bilmiyorlardı. Ancak 1900 yılından sonra, Cumhuriyet döneminde bilim belirli bir seviyeye ulaştı. Eğer bilimin gereğini yapmış olsaydık, bugün bu insanlar ölmeyeceklerdi.
Bursa’nın dirençli hale gelmesi için çabalamalıyız
Bursa’nın nüfus yoğunluğu ve deprem riski üzerine düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Bursa’da yaşayan insanlar, bu şehirdeki yaşam koşullarını benimseyerek burayı terk etmeyi düşünmüyorlar. Bu durumda, Bursa’da yaşamak, tehlikelere rağmen yapılacak en mantıklı şeydir. Ancak, bu tehlikeyi minimize etmek için deprem dirençli bir Bursa yaratmak esastır. Gözlemlediğim kadarıyla, bazı insanlar deprem korkusuyla yaşıyorlar. “Ay ben depremden çok korkuyorum, gece uyuyamıyorum” gibi ifadelerle kaygılarını dile getiriyorlar. Ancak, bu korkuların üstesinden gelmek için somut adımlar atmak gerekiyor. Deprem geldiğinde kaçacak bir yer bulmak yerine, Bursa’nın deprem dirençli bir şehir haline gelmesi için çaba göstermeliyiz. Dünya genelinde depremle mücadele eden birçok şehir var. Örneğin:
– Kaliforniya
– Japonya
– İtalya
– Meksika
– Çin
Bu şehirlerde, bilim ve mühendislik sayesinde depremler minimum hasarla atlatılmakta. Depremin ne zaman olacağını bilmek mümkün değil, ancak yerleşim alanlarının nasıl inşa edileceğini bilmek elimizde. Bu sayede, büyük depremlerde kayıplarımızı en aza indirebiliriz.
Bursa’nın Geleceği
Bursa’nın deprem dirençli bir şehir haline gelmesi için yerel yönetimlerin, merkezi hükümetin ve vatandaşların iş birliği yapması şart. Hep birlikte, Bursa’yı kısa sürede deprem dirençli bir kent haline getirebiliriz. Bunun için elimizde yeterli kaynak, mühendislik bilgisi ve yöneticilik kapasitesi var. Geçmişte, depreme karşı stratejimiz genellikle “kader” anlayışına dayanıyordu. Deprem sonrası yardımların yapılması, geçici konutlar sağlanması gibi önlemler alınıyordu. Ancak, bu yaklaşım artık yeterli değil. Deprem, kader değil, önlem alınması gereken bir durumdur. Bilimsel ve mühendislik temelli yaklaşımlar benimsemek zorundayız. Sonuç olarak, Bursa’nın deprem dirençli bir şehir haline gelmesi için toplumsal bir bilinç oluşturmalıyız. Bu, sadece yönetimlerin değil, aynı zamanda vatandaşların da sorumluluğudur. Hep birlikte hareket edersek, Bursa’da yaşam kalitesini artırabilir ve depremlerden daha az etkilenebiliriz.
Elinizi vicdanınıza koyun
Kırmızılar var ya, bunlar Bursa’da burada, şurada gördüğünüz faylar. Boş verin adını, sanını, büyüğünü, küçüğünü, yediden. Büyük depremler üretebilirler. Yedi ve üzeri depremler üretebilirler. Bu fay sistemlerinin tümü, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun güney konumunu oluşturuyor. Bu kadar bilmeniz yeterli. Bursa, tam bu fayların kucağında oturuyor. Siz bu fayların yerini değiştiremezsiniz. Ben bunu espri olarak anlattım Başkan’a. İstanbul’da bazı ilçelerde, belediye meclisi toplanıyor ve diyor ki, “Bizim ilçemizden geçen fay zonunun dokuz kilometre kuzeye alınması” diye meclis kararı veriyor, parmak kaldırıyorlar, oy birliği. Yani düşünün, bu şaka değil; gerçekten espri gibi geliyor ama bunlar olan şeyler. Dolayısıyla, siz vatandaş olarak bakın. Elinizi vicdanınıza koyun. Kafanızda ne varsa, onu bir şu anda bırakın ve düşünün. Bu kırmızı gördüğünüz bütün fayların hepsi, altı sanı ne olursa olsun, aktif faylardır. Bu sistem, yani tek tek üzerinde durmuyorum, yedi ve üzeri depremler üretebilir. Yedi ve üzeri bir deprem olduğunda, Bursa, onların kucağında kalacak. İkincisi, Bursa’nın düzgün ovasal kesiminin zemini de çürük mü çürük. Yeraltı suyu fazla mı fazla? Yüzeye yakın bir deprem, en fazla hasar verebilecek nitelikte. Şimdi, sizin kentiniz böyle. Ha, şimdi biz ne diyoruz? Bu kenti deprem dirençli yapalım. Ona konsantre olun. Yoksa “Ay, deprem ne zaman olacak?” diye düşünmek yerine, geçmişte yaşananları hatırlamak daha önemli.
Yılda santimetre veya milimetre cinsinden hareket eder
Mesela, diyelim ki burada daha kolay gözüküyor. Bu bir fay. Bunun bir tarafı ile diğer tarafı birbirine nazaran hareket eder. Bak burada da yön koymuşuz. Bu böyle gidiyor, burası da böyle gidiyor. Şimdi, hareketin belirli bir hızı var; yılda santimetre veya milimetre cinsinden hareket eder. Koca, büyük bir saha veya arazi yılda iki, üç, beş milim hareket etse, sen bunu duyar mısın? Yerin altında yüzlerce kilometre kalınlığında kütle, yılda iki santim, bir santim, bir buçuk milim, iki milim hareket ediyor. Zaten sen bilmezsin. Ama biz bunları uydu sistemleriyle ölçüyoruz, biliyoruz. Dolayısıyla, o hareket, kütle hareketleri zamanla fayın durduğu yerde, sürtünmenin harekete müsaade etmediği yerde enerji biriktiriyor. Oradan rahat bir şekilde orayı kırıp geçmek için. Mesela, iki tahtayı birbirine sürtsen, bir yerde bir çıkıntı olsa, sen sürterken o çıkıntılı yer o sürtünmeyi tutar. Kolay kolay sürtündüremezsin. Ama eğer yağlı bir şeyi süpürürsen, kolaylıkla birbirinden boyunca kayar. Ancak yağlı değil de pürüzlü bir şeyse, zor sürtündürürsün. O pürüzler, o problemler hareketi engeller ve deforme olarak karşılar. Enerji birikir. Sen sürtünmek için devamlı onu uğraştırdığın zaman, işte o hareket oradan geliyor. Bir milim, iki milim. Sonuçta, sürtünme kuvvetini yendiği an biriken enerji çat diye orayı geçer ve deprem oluşur. Yani depremin oluşma mekanizması ayrı bir konu, onu şimdi anlatmayacağım. Demek istediğim, böyle bir mekanizma var. Şimdi siz bunu, ama tutup burada herhangi bir yerde ev veya herhangi bir yerleşim alanı yapabiliyorsunuz. Şimdi beyler, eğer fayın içerisindeyseniz, ya binanızı iyi yapacaksınız ya da sağlam zemin üzerine oturacaksınız; başka yolunuz yok.
Deprem aynı yerde tekrar olabilir
Burada deprem bi sefer olmuşsa muhakkak o yerde aynı deprem tekrar olur. Fayın tekerrür periyodu tıkır tıkır her gün orda işler. Orada birim alana düşen birim kuvvet 85 gün geçince aynı fay orada tekrar deprem olacak. Kuzey anadolu fayında olan deprem enerjinin bir kısmını kırılmayan faylara doğru transfer eder. Burası bir tektonik fay bölgesi ama buradı biraz yavaş enerji biriktiriyor. Bursayı hazırlanadan önce bir şeyi kabul etmeliyiz. Yönetim etkili olabilir ama asıl olan merkezi yönetim ve belediye vatandaş birlikte olmadığı sürece şefkatle güç birliği hazırlık yapmadığı sürece biz bir kenti deprem dirençli yapamayız. Bu hazırlık şöyle olmalı merkezi hükümet bir yasa çıkartmalı bu yasa da belediye başkanlarının önünü açan bir yasa çıkartılmalıdır. Belediye başkanlarının kararları desteklenmelidir. Kentleri deprem dirençli yapma yasası olmalıdır. Vatandaşın sorunlarını çözen belediye başkanlarına sorun çıkarmayan bir yasa olmalıdır. Deprem yasasına ihtiyacımız var.
Mikro Bölgeleme çalışması şart
Bursanın mikro bölgeleme çalışmasını yapmak lazım. Bilinsel bütün çalışmalarla yapılması gerekir. Mikro bölgeleme çalışması yapmak için Bursanın kent sınırları çizilmeli ve sınırlar içerisinde bursayı karelajlara ayırmalısın. Her karenin ortasına 30 metrelik sondaj yamalısın o sondajlar karotlu olacak ve her türlü testler ve deneyler yapılacak. Sismik dalgalar hesaplanacak depremselliği hesaplanacak, deprem etkisi sıvılaşması hesaplanmalıdır. Mikro çalışmayı 2 senden önce yapamazsınız. İstanbulda biz 1999 dan sonra mikro bölgeleme çalışması yaptığımızda 20 milyon dolarlara ihale edildi. Bu mikro bölgeleme verileri ortaya çıkınca bursanın tehlike haritalarını yapacaksınız ve bu haritaya göre deprem şiddeti ve hasarına göre çalışmalar yapılmalı. Belediye başkanı bu haritaya bakınca depremselliğe dair her şeyi görecek. Bu haritalar da yapıp dijitize edilecek. Yer altının dikte ettiği zemindeki yapılara nasıl nüfuz edeceğini bilirsen ona göre binaları yapabilirsin. Belediye başkanı haritalara baktığı zaman ise nerelere ev yapılacak nerelere yeşil alan yapılacak her şeyi bilecek. Mikro bölgeleme ve bir kente depreme hazırlamanın asla siyasetle bir ilgisi yoktur.
Deprem için koordinatörler ayarlanmalı
Deprem dirençli kent için finans olmalıdır. Sevlet vatandaşa her türlü yardımı yapmalı. Bütün devlet ve bankalar düşük faizle parayı vermeye evet demelidir. Parasını ödeyemenler için devlet yardım etmelidir. Para meselesi zor bir şey değil asla. Bir vatandaş bankaya başvurduğu zaman banka ona istediği krediyi uzun vadeli vermelidir. Vatandaş aldığı belgeleri Ankara’ya göndermeli ve ankarada deprem fonu mevcut olanalıdır. Bu fon gelen belgeleri değerli kağıda çevirerek direk yatırımcıya göndererek kredi isteyecek. Devlet kendi kentlerini hazırlama da bu mekanizmayı oluşturur. Bursa için konuştuğumuz da Başkan Bursanın iç yönetimi düzenlenmelidir. Yerel koordinatör oluşturmalıdır. Bu koordinatör büyün çalışmalarını başkana aktarmalıdır. Başkan yaptığı çalışmaları halka duyurmalıdır. Kim destekledi kim desteklemedi her şeyi açıklayacak. Halk koordinatörü oluşturmalı ve bunun işi bursayı eğitmek olmalıdır. MEB’e gerekli yazıyı yaptıktan sonra gerekli konuşmayı yapacak. Çalışmalarına başlaması gerekiyor. Halk koordinatörü muhtarlar ile görüşerek gerekli bilgilendirmeyi yapmalıdır. Diğer bir çalışmada ise alt yapı koordinatörü yapılmalıdır. Bu koordinatör ise şehrin boru sistemlerini ve şebeke sistemlerini depreme uygun dizayn etmelidir. Bu hesaplar kitaplar ile bu boruları ve bu sistemleri yenilenmelidir. Araştırmalar yapmalısın ve stratejik yerlerde borular depremde kırılmayacak hale getirilmelidir. Alt yapı yenilemelerinde köprüler, viyadükler, kara yolları bunlar incelenmeli ve deprem dirençli olup olmadığı bildirilmelidir. Bursayı depreme karşı dirençli hale getirmeye çalışan belediyeye devlet gerekli yardımı yapmalıdır.
Yapı stoğu önemli
Diğer bir önemli konu yapı stoğudur. Bursanın evlerini kentsel dönüşüme tabi tutalım. Bu depreme karşı alınacak bir önlem değil. Kent bütün fonksiyonları çalışıyor olmalıdır. Kentsel dönüşüm bir kenti depreme hazırlama değildir. Deprem şiddetinin en fazla olduğu yerlere es dalgalarının hızlarının az olduğu yerler tehlikeli yerlerdir. Orada bulunan binalara bakmalı ve en tehlikeli binaları çıkartmalıdır. Bu binaları iki yöntemle incelersin bir görsel yöntemle iki aletsel yöntemle incelenmelidir. Belediye kendi mühendis ve araştırmacılar la gerekli çalışmaları yapmalıdır. Bu çalışmaları sonucu bu binaları ya yıkıp yapmayla ya da güçlendirme sistemi ile yapmalıdır. Ekosistem ve çevreye baktığımızda bursanın dağları ovaları şelalesi güzeldir. Yalnız Bursa’nın ekosistemini ve çevresini bozmamalıdır. Ekosistem ve çevrenin düşmanı depremdir. Bursa’da bir deprem olması halinde 300 bin ton moloz açığa çıkma ihtimali mevcut. Olası bir depremde bu molozlar gömülse dahi olası bir yağmurda ona nüfuz eden su damlaları zehirli bir koku ve maddeyi açığa çıkartır. Bunun çıkması ile kanser ve kanserojene hastalıklar ortaya çıkar. Bursa’da bir deprem olduğu zaman molozları gömecek bir yer oluşturulmalıdır. O yer de molozlar izole edilip üstleri örtülmelidir. Deprem çok şeyi değiştirebilir ve belediye bunları hesaplamaları lazım.
Deprem için en önemli konu ekonomi
Depremde bir diğer önemli konu ise ekonomidir. Marmarada oluşacak 7 şiddetinde bir deprem Marmarayı yıkmakla kalmayıp Marmaranın ekonomisini de yerle bir eder. Fabrikalar, sanayiler senin tezhin binan sağlam olur, ama diyelim ki altyapı ekibin, ekipmanın, depon, ham madden, pazarın, ulaşımın ve iletişimin. Yani gerekli olan şey, rekabet. Rekabetin bütün elemanlarına karşı önlem almış olmalısın. Gerektiği zaman alternatiflerin olması lazım. Adam deniz kenarında üretim yapıyor. Yanında bir şose var ve oradan satıyor. Zannediyor ki, ben ebediyen buraya kamyonlara binip malımı satacağım. Bir deprem oluyor ve şose ortada kalmıyor veya beş ay kapanıyor. Yanda deniz var ama o denizde önceden düşünüp alternatif bir güzergah belirlenmemiş. Yani yarın deprem olur, yol tıkanırsa ben malımı denizden satarım aklına bile gelmiyor. Veya ham maddeyi bir yerden alıyor. Kamyon kamyon geliyor, o da üretip yakıp satıyor. Yarın deprem olur da senin o ham madden ortadan kalkarsa ne yapacaksın? Fabrika durur. Ya da depremin ertesi günü kapını çalan işçi, ustabaşı falan olmasa ne yapacaksın? Adam öldü diyelim, gelemiyor. Çoluk çocuğunu alıp korkup İstanbul’a kaçtı. Sen nasıl üreteceksin? O kendi ekibinin sağlığıyla ve hayatta olup olmamasıyla fazla ilgilenmemiş. Sen fabrikaya geldiğin zaman alırsın maaşını. Gelmediğin zaman da ihtar çeker. Konuşmamı şu cümle ile sonlandırmak istiyorum “Bir depremde bir ülke ne kadar insan kaybediyorsa o ülkeye toplumlar kokuşmuş gözle bakıyorlar.” dedi.
ARA HABERİ
16 Mart 2025ARA HABERİ
16 Mart 2025GENEL
16 Mart 2025GÜNDEM
16 Mart 2025GÜNDEM
16 Mart 2025SPOR
16 Mart 2025SPOR
16 Mart 2025