Osmanlı döneminde Ermeniler tarafından işletilen ve Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde övgüyle bahsedilen bu tarihi tuzla, yaklaşık 100 metre derinlikteki bir tünelden gelen tuzlu suyla besleniyor. Bu su, sayıları 150’yi bulan göletlerde buharlaşmaya bırakılıyor. Buharlaşmanın ardından geriye kalan tuzlar, işçiler tarafından toplanarak işleniyor.
Yaklaşık 60 bin metrekarelik bir alan üzerinde kurulu tuz ocağında, yüksek sıcaklıklar üretimi olumlu etkiliyor. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden 40 dereceye varan hava sıcaklıkları sayesinde verimli bir sezon yaşanıyor. Kemah tuzu, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda gıdaların raf ömrünü uzatıcı özelliğiyle de öne çıkıyor.
İşletme sahibi Metin Tanrıkulu, Kemah tuzunun farklılığına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Kemah tuzlası, Doğu Anadolu’nun en büyük tuz kaynaklarından biri. Kemah tuzunun en büyük özelliği, bir kaynak tuzu olması. Dağlardan süzülerek gelen tuzlu su, kaya tuzunu yalayarak ağır metallerden arınıyor ve billur gibi temiz bir şekilde yüzeye ulaşıyor. Biz de bunu geleneksel yöntemle, güneş altında kurutuyoruz. Bunun en modernini yapıyoruz. 20 bin metrekare cam çatılarla sera kurduk. Domates serası her yerde var ama tuz serası yalnızca Kemah’ta var.”
Erzincan tulum peyniri üreticilerinden salamuracılara kadar geniş bir kesim tarafından tercih edilen Kemah tuzu, Doğu Anadolu başta olmak üzere İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlere gönderiliyor.Tanrıkulu, yıllık üretimlerinin doğal koşullara bağlı olarak 1.500 ila 2.000 ton arasında değiştiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“İnşallah yeni yatırımlarla üretimi artırıp, iç talebi karşıladıktan sonra ihracata da yöneleceğiz.”
ARA HABERİ
10 Ağustos 2025ARA HABERİ
10 Ağustos 2025GENEL
10 Ağustos 2025GÜNDEM
10 Ağustos 2025GÜNDEM
10 Ağustos 2025SPOR
10 Ağustos 2025SPOR
10 Ağustos 2025