26 Kasım 2025 Çarşamba

Katoliklerin ruhani lideri Papa 14. Leo, görevdeki altıncı ayında ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye yapacak. Ziyaret programı Lübnan’ı da kapsıyor. Yarın Ankara’ya gelecek Papa Leo’nun ilk durağı Anıtkabir olacak. Ardından Beştepe’de resmi karşılama töreni yapılacak ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşecek.
Ankara’daki temaslarının ardından aynı gün İstanbul’a geçecek. Cuma sabahı Harbiye’deki Saint Esprit Katedrali’nde Hıristiyan din adamlarıyla bir araya gelecek. Feriköy’de Fransız Fakirhanesi’ni ziyaret edecek ve yoksullara huzurevi hizmetini inceleyecek.
Papa Leo, helikopterle İznik’e geçerek burada ayine katılacak. Ziyaret, Hıristiyanlıkta büyük önem taşıyan Birinci İznik Konsili’nin 1700’üncü yılı dolayısıyla ayrı bir önem taşıyor. Leo, İznik Gölü kıyısındaki Aziz Neofitos Bazilikası kalıntılarını ziyaret edecek ve arkeolojik alanda ayin düzenleyecek.
İstanbul’a dönüşünde piskoposlarla özel görüşmeler gerçekleştirecek. Cumartesi sabahı Sultanahmet Camisi’ni ziyaret edecek, ardından Yeşilköy’deki Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi’ni ziyaret ederek Hıristiyan cemaatlerin temsilcileriyle bir araya gelecek.
Papa Leo’nun sonraki durağı Fener Rum Patrikhanesi olacak. Burada Fener Rum Patriği Bartholomeos ile görüşecek ve iki din adamı ortak bir bildiriye imza atacak. Aynı gün Volkswagen Arena’da binlerce kişinin katıldığı bir ayini yönetecek.
Ziyaretin son gününde Ermeni Apostolik Katedrali’nde ayine katılacak, ardından Patrik Bartholomeos ile öğle yemeği yiyecek. Öğleden sonra Lübnan’ın başkenti Beyrut’a geçerek yurtdışı programını sürdürecek.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 11. Tıp Kurultayı ve TÜSEB Aziz Sancar Bilim, Hizmet ve Teşvik Ödülleri Töreninde konuştu. Erdoğan, insan hayatının kutsallığına dikkat çekerek, tıp alanındaki gelişmelerin insanlığın ortak kazanımı olduğunu vurguladı.
Erdoğan, tıptaki gelişmelerin insan hayatını kurtarmak yerine yanlış kullanıldığını belirterek, “Tıp ilmindeki yenilikler, hangi milletten doğarsa doğsun insanlığın ortak malıdır” dedi. Kapitalist sistemin kar odaklı anlayışının tıptaki paradigmayı değiştirdiğini ifade eden Erdoğan, sağlığın insan hayatı için vazgeçilmez olduğunu ve hastalanan herkesin tedaviye eşit ulaşması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin toplam 1 milyon 470 bini aşkın sağlık personeli ile 86 milyon vatandaşa birinci sınıf sağlık hizmeti sunduğunu belirtti. “Tüm sıkıntıları giderdik iddiasında değiliz. Ancak sağlık alanında büyük bir devrime imza attığımız tartışmasız bir gerçektir” diye konuştu. Erdoğan, şehir hastanelerine dikkat çekerek, 25 hastanenin hizmete girdiğini, 13’ünün yapımının sürdüğünü ve 9 sağlık kampüsünün ihale, proje ve arsa çalışmalarının devam ettiğini aktardı. Erdoğan, Türkiye’nin artık sadece bölge ülkelerine değil, başta Avrupa olmak üzere küresel ölçekte sağlık hizmeti sunabilen bir ülke konumuna ulaştığını ifade etti.
Son 23 yılda sağlığa büyük önem verdiklerini söyleyen Erdoğan, yaygın, kaliteli ve ekonomik sağlık hizmetlerini halkın kullanımına sunduklarını vurguladı. “Ekonomik durumu iyi olmayan vatandaşlarımızın da sağlık hizmetlerinden eşit şekilde yararlanmasını sağladık. Artık insanlar sabahın köründe ilaç almak veya muayene sırası için kuyrukta beklemek zorunda değil” dedi.


Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ile Türk havacılık tarihinde önemli bir adımı hayata geçireceklerini açıkladı. Bakan Uraloğlu, “Havacılıkta reform niteliği taşıyan Serbest Rota Hava Sahası (Free Route Airspace – FRA) uygulaması, DHMİ koordinasyonunda bu geceden itibaren ülkemiz hava sahasında kullanılmaya başlanacak.” ifadelerini kullandı.
Bakan Uraloğlu, FRA’nın, hava araçlarının belirlenen giriş ve çıkış noktaları arasında klasik rotalara bağlı kalmadan serbestçe uçuş planlamasına imkân tanıdığını belirtti. Uygulamanın uçuş sürelerini kısaltacağını, yakıt tasarrufu sağlayacağını ve karbon salınımını azaltacağını vurguladı.
Türkiye’de FRA’ya geçiş sürecinin 2019 yılında DHMİ tarafından başlatıldığını söyleyen Uraloğlu, “Hava sahası düzenlemelerinden trafik akışının daha emniyetli ve hızlı yönetilmesine kadar pek çok alanda çalışma yaptık. Uluslararası standartlarla uyumlu tüm süreçleri tamamladık.” dedi.
Bakan, DHMİ’nin öncülüğünde Eurocontrol ile Ocak–Mayıs 2022 döneminde yaklaşık 400 hava trafik kontrolörünün katılımıyla gerçek zamanlı simülasyonlar gerçekleştirildiğini belirtti. Bu sürecin sistemin güvenli şekilde uygulanmasını sağladığını ifade etti.
Uraloğlu, Türk Hava Sahasında FRA uygulamasının bu gece FL305 ve üzerindeki seviyelerde başlayacağını açıkladı. İlk etapta uygulama 23:00–05:00 saatleri arasında yürütülecek, 2026–2027 kış döneminden itibaren ise 24 saat esasına göre uygulanması planlanıyor. Uygulama ile uçuşlar daha kısa ve verimli rotaları tercih edebilecek, yakıt tasarrufu ve karbon emisyonunda azalma sağlanacak.
Bakan, uygulamanın ilk aşamasından alınacak geri bildirimlerle alt limitin FL305’in altına çekilebileceğini ve 10 bin feet – FL285 aralığında Hava Sahasının Esnek Kullanımı (FUA) çalışmalarının genişletilebileceğini kaydetti. Böylece iç hat uçuşlarında serbest rota kullanımının yaygınlaşması ve uçuş sürelerinin kısalması mümkün olacak.

Acılı anne F.K, gebelik sürecinde birçok kez kontrole gittiğini ancak doktorun doğum için gerekli yönlendirmeleri zamanında yapmadığını belirtti. Karameşe, 39. ve 40. haftalarda normal doğumun gerçekleşmesi gerektiğini, buna rağmen 41. haftaya kadar hastaneye yatışının yapılmadığını söyledi. Karameşe yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “39. ya da 40. haftada sağlıklı bir şekilde doğması gereken bebeğimi 41. haftada dünyaya getirdim. Doktorum, 41. haftaya kadar hastaneye yatışımı gerçekleştirmedi. 41. haftada evimde saat 03.00–03.30 sıralarında sancılarım artınca kendi imkânlarımla hastaneye gittim ve acil olarak doğuma alındım.” dedi.

F.K, sancılarının artması üzerine kendi imkânlarıyla gittiği Kestel Devlet Hastanesi’nde acil doğuma alındığını belirtti. Doğumu gerçekleştikten sonra bebeğin beklenmedik şekilde küveze kaldırıldığını ve durumunun ağır olduğunu öğrendiğini dile getirdi. “Bebeğim doğar doğmaz küveze alındı ve Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Bana verilen bilgide bebeğimin geç doğum nedeniyle anne karnında kendi dışkısını yediği, bu yüzden zehirlendiği söylendi.” dedi.
Acılı anne, bebeğinin tedavi altına alınmasına rağmen kurtarılamadığını ve 25.11.2025 sabahı ölüm haberini aldığını belirtti. “25.11.2025 sabahında bebeğimin vefat ettiğini öğrendim. Kendi ellerimle toprağa gömdüm. Eğer gebeliğimi takip eden doktor zamanında doğumumu gerçekleştirseydi bebeğim bugün hayatta olacaktı.” dedi.
Olayın ardından Karameşe ailesinin hukuki süreç başlatmak için hazırlıklara başladığı öğrenildi. Aile, iddiaların araştırılmasını ve ihmali bulunan kişiler hakkında gerekli adımların atılmasını talep ediyor.


Geçtiğimiz yıl asgari ücret zammını doğru tahmin eden İngiliz finans kuruluşu HSBC, Türkiye ekonomisine ilişkin yayımladığı yeni raporda, 2026’da asgari ücrete yüzde 20 zam yapılmasını beklediğini açıkladı. Raporda, mevcut ekonomik görünüm ve para politikasının etkileri değerlendirildi, asgari ücretin yeni yılda 26 bin 524 TL seviyesine ulaşabileceği öngörüldü.
HSBC’nin raporunda, ekonomistlerin “iyimser” olarak nitelendirdiği tahminler de yer aldı. Buna göre, 2026 sonunda enflasyon yüzde 20, politika faizi ise yüzde 25,5 olarak öngörülüyor. Banka ayrıca, gelecek yıl dolar/TL’de yalnızca yüzde 13’lük artış bekliyor. Raporda, hızla artan dolarizasyonun 2025’te belirgin şekilde düşmeyeceği uyarısı da yapıldı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 31–33 aralığına yükseltmesinin ardından, asgari ücret artışının tıpkı geçen yıl olduğu gibi enflasyonun altında kalabileceği değerlendirmesi öne çıkıyor. Ekonomistler, mevcut sıkı para politikasının etkisiyle hükümetin yüzde 20–25 aralığında bir artış planladığını ifade ediyor. Bu senaryo gerçekleşirse milyonlarca çalışan, yüksek enflasyon karşısında alım gücü düşük “sefalet ücretleri” ile geçinmek zorunda kalacak.
