Gazeteabc/ Haber: Adiviye ElbaşCumhuriyet Halk Partisi tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanmıştı. Yapılan açıklama sonrasında yurt gezileri yapan İmamoğlu’nun bugün ki durağı Bursa oldu.
Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu Bursa’da: “Bugün milletçe zor günler yaşadığımızı hepimiz biliyoruz. Kime sorsanız, adımız kaçtı. Elimizde geçen paranın bereketi ve kıymeti kalmadı. Daha dün iki yüz lira büyük para diye düşünüyorken, fazla değil, sekiz on yıl önce bu miktar bozuk para bile değildi. Paramız da pul oldu; itibarımızı da yerle bir ettiler. Dünya ölçeğinde ülkemizin bulunması gereken yerden çok aşağıdayız. Niye böyle değiliz biliyor musunuz? Çünkü bir iktidar, adalet duygusunu yitirirse, o memleketin bereketi kaçar. Orada ne refah olur, ne huzur. Bizim en büyük sorunumuz, ülkeyi yönetenlerin, zerre adalet duygusunun kalmamasıdır. Vicdanları köreldi. Milletin hakkını, hukukunu çiğnemekten bir milim bile geri durmuyorlar. Halbuki bu ülkede, kazandığı parayla geçinemeyen, borçlanmadan yaşayamayacak durumda olan bir emekli var. Borçlanmak, bir iş insanı, bir üretici için normal olabilir; ama bu ülkede artık emekli bile borçlanmak zorunda kalıyor. Bu durum, yaşamak için borçlanmak zorunda kalan milyonlarca dar gelirlinin hali, bu iktidarı yönetenlerin umurunda değil. Ve şükredin derken, bunu bile fırça atarak söylüyorlar. Halkına fırça atarak şunu diyor; 3 bin lira olan ikramiye 4 bin lira oldu. Daha ne olacak?” diyorlar. Bizdeki anlayış, milletin parasını millete adil olarak dağıtma anlayışıdır. Burada saygıdeğer başta Bursa ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlarımız olmak üzere, diğer belediye başkanlarımız ve her bir arkadaşımız için, milletin parasını millete adil olarak dağıtma prensibi asla vazgeçmeyeceğimiz bir ahlaktır.
Maaşı kendi parası gibi verdiğini düşünen bazı kişiler, emeklilere hakaret etmeyi normal görüyor. Bu, dünyada yüzünde görülmemiş bir durum. Bu, edebin ayaklar altına alınması demektir ve utanç verici bir durumdur. Sanayiciler ve iş insanları, ekonomik, siyasi ve hukuki ortama güvenmedikleri için önlerini göremiyorlar. Çin zor durumda. Düşünün ki, bu ülkede üreten insanları, sanayicileri ve istihdam sağlayanları korkutmayı ve baskı altına almayı kendine siyasi bir strateji olarak gören bir akılla karşı karşıyayız. Ama bunların umurunda değil. Umurunda olan tek şey, kendine ait zannettiği koltuğunu korumak ve saraydan çıkmamaktır. Millet, seni evine yollayacak. Evet, adaletsizliğin pençesinde can derdinde olan sevgili hemşehrilerim, adalet yok. Ülkemizde adalet yok, sağlıkta adalet yok. Devlet kurumlarının uygulamalarında ve işe alımlarda adalet yok. Yahu, seçimde neredeyse iki sene geçiyor, öyle değil mi? Genel seçimlerde zor durumda kalınca mülakatı kaldıracağım demedi mi? Devletin başındaki insan sözünü tutmaz. Böyle bir şey olabilir mi? Hak, hukuk, adalet; sevgili gençlerin, hanımefendilerin ve beyefendilerin haykırışlarından sonra bunu söylemek ayıp ama mahkemelerde adalet yok. Mahkemelerde, iktidarın elini kolunu soktuğu hiçbir yerde adalet yok. Adalet duygusu kalmadığı gibi, amacı adaleti sağlamak olan yüce Türk yargısının saygıdeğer hakimlerini ve savcılarını bile zor durumda bırakıyorlar. Adaleti sağlamak için uğraşan her kişiye düşman oluyorlar.
İnsanlarımız zor şartlarda kendi paralarıyla, onurlarıyla bir öğün karınlarını doldurabilsinler diye biliyorsunuz. Gurur duyuyorum. Kent lokantaları açtık. Burada her şey var. Türkiye’nin her yerindeki yerel yönetici arkadaşlarımız da kent lokantası markasıyla her yerde bu lokantaları açtılar. İyi misiniz? İktidarın ve hükümetin düştüğü acizliğe bakın; bütün güçleriyle en büyük yüz metrekare olan yere saldırıyorlar. Demediklerini, yapmadıklarını bırakmadılar. Hala da uğraşıyorlar. Orada gidip yemek yedi diye bir insana soruşturma açıyorlar. Utanılacak bir durumdalar, utanılacak. Memleketimizi sıkıntıya sokuyorlar. Biz neyle uğraşıyoruz? Onlar neyle uğraşıyor? Biz, bütün belediye başkanlarımızla dar gelirli ailelerin çocukları okul öncesi eğitim alabilsin diye kreşler açmaya devam ediyoruz. Onlar ne yapıyor? Kapatmak için uğraşıyorlar. Kapatmak için genelge yazıyorlar belediye başkanlarına. Sonra yaptıkları hatayı milletin tepkisini görünce geri çevirmeye çalışıyorlar. Onların mega projeleri varmış. Onların mega proje dedikleri milletin cebindeki parayı boşaltan projeleri bir küçücük kreş onların mega projelerini yemi diye saldırıyorlar. 100 metrekarelik kent lokantası bir küçücük kreş onların mega projelerini yok etti. Onların mega projelerini yendi diye 100 metrelik kent lokantalarına ve kreşlere saldırıyorlar.
Küçük çocuğu olan annelere ulaşımı ücretsiz yapacağım dedi. İstanbul zor bir şehir. Birçok şehirde çok daha yüksek seviyede geçim sıkıntısı olan bir şehir aslında. Hatırlayın, 2023 seçiminde, 2019 seçiminde, İstanbul’da cumhurbaşkanı her seçimde gelip onlarca miting yaptı. Ve bu mitinglerde bana dedi ki, “Kimin parasını kime veriyorsun?” Ben ne dedim? “Milletin parasını millete veriyorum, kardeşim. Millete veriyorum.” Bunlar, milletin hakkına girmeyi, milletin hakkını kendi yetkisinde olduğunu düşünmeye o kadar alışmışlar ki, milletin parasını millete vermemizi akıllara almıyor. Onlardaki kriter ne biliyor musunuz? Milletin garasını, kendi yakını olan bir avuç iş. Onların derdi bu. Biz bu yola milletin hakkını millete vermek için çıktık. Bu büyük ve aziz milletin, kıymetli dostlarım, geçimlerini çekmeden, gelecek endişesi duymadan yaşama hakkına kavuşsunlar diye yola çıktık. Hakkı var, öyle değil mi? Hakkı var. Ne yapacağız? İktidar olacağız. İktidar olacağız. En kaliteli eğitim ve sağlık hizmetlerine kolayca ulaşmaya, afetlere karşı güçlü bir şekilde karşı koymaya hakkı yok mu? Elbette var. İşte iktidar. Millet hakkını alacak.
Bu milletin mahkemelere gözü kapalı güvenmeye hakkı yok mu? Elbette var. İktidar olacağız. Millet hakkını alacak. Bu milletin kökeni, inancı, cinsiyeti, siyasi görüşü ne olursa olsun herkesin kendini güvende hissettiği huzurlu bir ortamda yaşamaya hakkı yok mu? Elbette var. İşte ne olacak? Sevgili gençler, iktidar olacağız, iktidar. Bereketini kaçıranları önümüzdeki seçimde evlerine göndereceğiz. Bakın, Bursa’dayız. Elbette Bursa’da daha önce ziyaret ettim. Gidip annesini, güzel anneciğini, babacığını ziyaret ettim. Onlarla beraber dertleştiğim için buradan güzel Bursa’dan, yine Sinan Ateş’i de rahmetle anıyorum. Dava kararına bağlandı. Ama bu cinayetin aydınlatıldığını, adaletin tecelli ettiğini kim söyleyebilir? Adalet arayışındaki herkes gibi Sinan Ateş’in değerli acısı da bizim acımızdır. Onun için diyorum ki, bu kardeşimiz, bu evladınız, bu ağabeyiniz, bu yoldaşınız, tüm acıları dindirmek, siyasi cinayetlerin son bulduğu bir ülke kurmak için yola koyulmuştur. Adalet mücadelesi çok değerlidir. Adalet mücadelesi her koşulda, hukukun yol yürüdüğünü daha çok böyle kazandık. Millet, güçlü diye, haksızlığın suçluluğun yanındadır. Kuralları hiçbir zaman unutmamıştır. Bu milletin vicdanına güvenin. Güçlü dile sesini çıkarmayanların dilsiz şeytanı oynayanların milletin kalbindedir.
Göreceksiniz, seçim sandığı milletin önüne gelecek ve bereketiyle gelecek. Sandık, gayretli yepyeni bir yönetime kavuşacak; güler yüzle milletini huzura, refaha ve berekete kavuşturacak bir iktidar gelecek. Sevgili dostlar, millete hizmet eden yöneticiler, millete karşı haddini bilir. Millete hizmet etme bilincinde olan yöneticiler, sahibinin millet olduğunu bilir. Cumhuriyet Halk Partisi, kayıtsız şartsız, sevgili dostlarım, millete inanmanın ve millete güvenmenin parçasıdır. Biz, Mustafa Kemal Atatürk’ün hayata geçirdiği egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu biliyoruz. İlçesi, bizim siyasetimizin temelidir; duygularımızın temelidir. Her an kulağımızdan, kalbimizden, aklımızdan çıkmaz. Gereken ilçemizdir. Biz, tarihimiz boyunca hiçbir kişinin, hiçbir kurumun milletin iradesinin üstünde olmasını kabullenmedik, kabullenmeyiz.
Partimizin cumhurbaşkanı adayını doğrudan yerel belirleyecek; sizler belirleyeceksiniz. Sizler, demokrasi devriminin bağlamış olduğu milyonlarca insanımıza, on milyonlarca Türkiye’mize ve aynı zamanda bütün muhalefet bloğuna güç vermeye söz veriyor musunuz? Sandıktan kaçanlara korku vermeye bir irade ortaya koymaya söz veriyor musunuz? İşte o seçimde ortaya koyacağımız irade, seçim kazanma yolundaki kararlılığımızın en net ifadesi olacaktır. Ön seçim kararını alan partimize, partimizin genel başkanı Sayın Özgür Özel’e, bütün MYK üyelerimize, parti meclisi üyelerimize, burada bulunan ve bulunmayan her birisine, partimizin karar alma mekanizmalarına huzurunuzda yürekten teşekkür ediyorum. Teşekkürler. Demokrasi devrimi başlamıştır.
35 yıl sonra diplomamı iptal ettirmeye çalışıyorlar. 5 yıl önce diplomamda usulsüzlük olmadığı ortaya çıktı. Malum şahıs 23 Marttan önce diploma iptal edilsin diyor. CHP adayını da aklı sıra kendi belirleyecek. Üniversiteden MSB’ye kadar pek çok kurumun onayladığı resmi belge, bir kişinin siyasi ihtirasıyla iptal edilirse bu ülkede kimse elindeki resmi evrak’a güvenemez. Bağınıza, bahçenize, bankadaki paranıza çöker bunlar. Onların kirli planları varsa bu milletin tertemiz yüreği var. Onların kendi savcısı, kendi yargısı olduğunu düşünüyorlarsa yüce türk yargısının hakimleri ve savcıları bu durumdan rahatsızdır. Onlar günü gelecek bu rahatsızlığın karşısında duracaktır. Eyyy Erdoğan yargının kurumların arkasına saklanma bursadan söylüyorum mertçe çık karşıma. Bizde güzel biz söz vardır kaybedeceksen şerefinle kaybet ama kazanmak için asla şerefini kaybette. Milletimize kulak ver milletimize kulak verelim. Bu milletimize yakıştığı şekilde bir yarış istiyoruz. Bu kötülükleri bize yaşatanlar bize yenilecekler.” şeklinde konuştu.
ARA HABERİ
14 Mart 2025ARA HABERİ
14 Mart 2025GENEL
14 Mart 2025GÜNDEM
14 Mart 2025GÜNDEM
14 Mart 2025SPOR
14 Mart 2025SPOR
14 Mart 2025