Yenidoğan Çetesi davasında detaylar!

İstanbul'da, çok sayıda bebeğin ölümüne yol açan ve Fırat Sarı ile İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 47 sanık, dün ilk kez hakim karşısına çıktı. 5 gün sürecek duruşmanın ikinci günü, Bakırköy Adliyesi 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Duruşmaya, 22 tutuklu sanık, 19 tutuksuz sanık ve taraf avukatları katılırken, bazı tutuksuz sanıklar SEGBİS aracılığıyla bağlandı. Kimlik tespitinde, çete lideri Fırat Sarı'nın bekar olduğunu ve aylık gelirinin 400 bin TL olduğunu belirtmesi dikkat çekti. Sarı, duruşmaya kot ceketle katılarak, giyimiyle de gündem oldu.

2. günde kürsüye gelen ilk kişi Fırat Sarı'nın hemşiresi sanık Hasan Basri Gök oldu

Gazeteci Emrullah Erdinç ve Rojda Altıntaş’ın aktardığına göre, davanın ikinci gününde kürsüye çıkan ilk sanık, Fırat Sarı’nın hemşiresi Hasan Basri Gök oldu. Savunmasını elleri arkadan bağlı şekilde yapan Gök, Mahkeme Başkanı’nın sorularını yanıtladı. Ancak bir süre sonra Mahkeme Başkanı, "Neden ellerin arkada, kelepçe mi var?" diyerek dikkat çekti. Bunun üzerine Gök, duruşma sırasında duruşunu düzeltmek zorunda kaldı.

Fırat Sarı'nın tanıdığı doktorlar vardı; bebekleri onlardan alıyordu 

Denetimlerde "Allah'tan ilaca bakmamışlar, mal bunlar" demişsin 

Mahkeme Başkanı, Hasan Basri Gök'e Mehtap hemşire ile aralarında geçen "Bebeği öldür" diyaloğunu sordu:

Fark edememişler, yoksa bebek şu an yaşıyor olurdu

Müdahale etsek 'Sen neden müdahale ettin', etmesek 'Nasıl müdahale etmezsin' diyorlar 

Tutuklu sanıklardan hemşire Hakan Doğukan Taşçı, dün verdiği savunmada, yaptığı bazı işlemleri kabul ettiğini ancak üzerine atılı suçlamaların çoğunu reddettiğini belirtti. Taşçı, hastanelerin denetlendiğini ancak denetim eksikliklerinin genellikle hemşireler tarafından hissedildiğini vurguladı. Savunmasında, "Benim bir kuruş para kazandığım yok," diyerek kendini savunan Taşçı, hastanelerin çoğunda gece yoğun bakımda doktor bulunmadığını, bu durumun Fırat Sarı’ya baskı kurarak daha fazla para kazanmak amacıyla yapıldığını öne sürdü. Taşçı, "Her hastane sahibi para kazanmak ister. Hasta sayısının arttırılması için baskı yapılıyor," dedi. Ayrıca, bebeklerin tedavisinde kullanılan pahalı ilaçlar hakkında, SGK'nın bu ilaçlar için 9.500 TL ödediğini, ancak hastanenin bu ilaçları toplu alması durumunda fiyatın 7.000 TL'ye düştüğünü söyledi. Taşçı, fazla ilaçların satılması için Fırat Sarı ile görüştüklerini ve Sarı'nın onay verdiğini, ilaçların çöpe gitmek yerine satıldığını ifade etti. "Biz bu satışı 3 kez yaptık," diyen Taşçı, aldığı komisyonun 4-5 bin lira olduğunu ancak Fırat Sarı'nın 40 bin lira kazandığını bildiğini söyledi.

Doktor birimde olmadığı zaman, benim yaptığım oluyordu

Tutuklu sanıklardan hemşire Hakan Doğukan Taşçı, duruşmada yaptığı açıklamalarda, acil durumlarda bebeklere müdahale etmek zorunda kaldığını belirterek, "Entübasyon gibi işlemleri doktorun yapması gerekir ama doktor birimde olmadığı zaman, o işlemi ben yapmak zorunda kalıyordum," dedi. Hastanelerin yoğun bakım alanlarının doluluğunun, daha fazla para kazanma amacıyla arttırıldığını vurgulayan Taşçı, "Hasta listesini kafamıza göre belirliyorduk. Gerçekten hasta olmayanları bile daha uzun süre entübe gösteriyorduk çünkü SGK, uzun süre entübe edilen hastalara daha fazla ödeme yapıyordu," şeklinde konuştu. Ayrıca, bebeklerin akciğer gelişimi için kullanılan pahalı ilaçlarla ilgili de önemli açıklamalarda bulunan Taşçı, hastanede bu ilaçların kullanılmadığını, aksine birikerek çöpe gitmesinin engellenmesi için Fırat Sarı ile görüştüklerini ve satılmasına karar verdiklerini söyledi. Taşçı, bu satışların Hasan Basri tarafından toplandığını, kendisinin de satışlarını gerçekleştirdiğini belirterek, "SGK’yı dolandırmak gibi bir amacım yoktu," dedi. Reyap ve TRG hastanelerinden alımlar yapıldığını kaydeden Taşçı, ancak belirli bir kişiden alım yapıldığını söylemenin zor olduğunu ifade etti.

180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor

İstanbul'daki davada, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için iddianamede, "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan ise 11 kez olmak üzere toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep ediliyor. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir için ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası isteniyor. Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları talep ediliyor.