TÜİK Başkanı’ndan eleştirilere yanıt

TÜİK Başkanı Erhan Çetinkaya, Ankara'da basın mensuplarıyla bir araya gelerek enflasyon hesaplamalarıyla ilgili eleştirilere yanıt verdi. Çetinkaya, dünyada kabul gören yöntemlerle Türkiye'de de enflasyonun hesaplandığını vurguladı. Ayrıca, TÜFE ile ÜFE arasındaki farkın Türkiye'ye özgü olmadığını belirtti.

Bu algı yönlendirmesine açık bir konu

TÜİK Başkanı Erhan Çetinkaya, haziran ayında enflasyonun düşüş trendine girdiğini belirterek, enflasyon hesaplamalarına yönelik tartışmaların devam edeceğini öngördüklerini ve doğru bilgiyi iletmek amacıyla toplantı düzenlediklerini ifade etti. Çetinkaya, TÜFE'nin tüketim harcamalarına konu olan mal ve hizmetlerin fiyatlarında zaman içindeki değişimi ölçtüğünü, bu endeksin Türkiye'deki hanehalkı harcamalarını temsil eden sabit bir sepete dayandığını ve perakende fiyatlarındaki ortalama değişimi yansıttığını açıkladı. Ayrıca, TÜFE'nin yaşam maliyetlerini değil, tüketici harcamalarındaki fiyat değişikliklerini ölçtüğünü vurgulayarak, yaşam maliyeti endeksi ile TÜFE arasındaki farklılıkları anlattı.

Bu sonuçları dünyada en erken açıklayan ülkelerden biriyiz

TÜİK Başkanı Çetinkaya, madde fiyatlarının yayımlanmasını durdurmalarına yönelik eleştirilere şu şekilde yanıtladı: "TÜFE hesaplamaları için Türkiye genelinde her ay 600 binin üzerinde fiyatı derliyoruz ve bu sonuçları dünyada en erken açıklayan ülkelerden biriyiz. TÜFE'nin her ayın 3. iş gününde kamuoyu ile paylaşılması gerekiyor ancak bu süreç oldukça zorlu. Yaklaşık 300 bin fiyatı marketlerden kasa fiyatlarından alıyoruz ve ay sonunda topluyoruz. Enflasyon hesaplaması, bu fiyatların ağırlıklı ortalamasını alarak yapılıyor. Örneğin, Van'daki bir domates ile İstanbul Etiler'deki çeri domatesin fiyatları aynı olabilir mi? Bu nedenle, bu fiyatların ortalaması alınıyor ve enflasyon hesaplamasında kullanılıyor. Madde sepetinin içeriği sabit olup, bu sepetin gizlenmesi mümkün değil. Geçmişte açıklanan madde fiyatları bir gösterge değil ve bu nedenle artık yayınlamıyoruz."

Olay bir süre sonra teknik hesaplamalardan çıkıp algı yönetimine giriyor

Çetinkaya, TÜİK'in madde düzeyinde tüm fiyatları yayınlamadığını belirterek, Avrupa Birliği ülkeleri, EFTA ülkeleri, ABD ve Kanada gibi ülkelerin istatistik ofislerinin de benzer bir uygulama izlediğini ifade etti. Medyada yer alan haberlerde, belirli zaman aralıklarıyla madde sepetindeki bazı fiyatların güncellendiğini söyleyerek şunları ekledi: "Örneğin, yumurta veya doktor muayenesi gibi fiyatlar toplulaştırılarak hesaplanır. Geçenlerde basında çıkan bir haberde yumurta için 2,57 TL gibi bir fiyat görüldü. Gezen tavuk yumurtası 5 TL'ye satılırken, 30'lu yumurtaların bir tanesi 2 TL'ye alınabilir. Tüketim alışkanlıklarına göre, vatandaşların çoğunlukla 30'lu yumurta tercih ettiği göz önüne alındığında, ortalama fiyatın 2,57 TL olması oldukça mantıklıdır. Ancak bu tür hesaplamalar teknik detaylardan ziyade algı yönetimine dönüşebilir."

Hükümetin lehine rakamları açıklıyoruz

Çetinkaya, TÜİK'in Eurostat standartlarına yüksek uyum sağladığını vurgulayarak, geçmişte doğal gaz desteği gibi konularda eleştirildiklerini ve bu desteklerin TÜFE hesaplamalarına dahil edilip edilmemesi gerektiğini Eurostat'a sorduklarını ve onların bu indirimlerin hesaplamalara dahil edilmesi gerektiğini belirttiklerini söyledi. Ayrıca, ENAG'ın yayımladığı TÜFE oranlarının gerçekleri yansıtmadığını ve metodoloji dokümanlarının kamuoyuyla paylaşılmadığını ifade etti. Çetinkaya, TÜİK ve ENAG verileri arasındaki farkların özellikle kira fiyatları hesaplamalarında açıkça görüldüğünü belirterek, ENAG'ın kira fiyatlarını emlak sitelerinden aldığını ve bu yöntemin gerçek piyasa koşullarını yansıtmaktan uzak olduğunu savundu.

Enflasyondan bağımsız şirket karlarına bağlı bir fahiş fiyat artışı var

TÜİK Başkanı Çetinkaya, akademik çalışmalara dayanarak Türkiye'deki şirket karlarının enflasyonu artıran bir faktör olduğunu belirtti. Çetinkaya, "Türkiye'deki şirketler, enflasyon ortamını kullanarak normalde elde etmeleri gereken karlardan daha yüksek fahiş karlar elde ediyorlar. Bu, enflasyondan bağımsız olarak şirket karlarına dayalı aşırı fiyat artışlarına yol açıyor. Bu etki özellikle pandemi sonrasında gözlemleniyor." dedi.

Türkiye'de 2 katı düzeyinde seyretmiştir

TÜİK Başkanı Çetinkaya, ülkelerin resmi enflasyon rakamları ile algılanan enflasyon arasındaki farkları değerlendirerek, Türkiye'nin diğer ülkelerle karşılaştırıldığında benzer oranlar yakaladığını belirtti. Çetinkaya, "Algılanan enflasyon meseleleri Türkiye'ye has değil, gelişmiş ülkelerde de benzer şekilde görülüyor ve Eurostat tarafından da dile getiriliyor. Örneğin, AB'de son 20 yılda hissedilen enflasyon, açıklanan enflasyonun ortalama 5 katı iken Türkiye'de bu oran 2 katı düzeyinde seyretmiştir." dedi.Çetinkaya ayrıca, Türkiye'de enflasyonun dünya genelinde kabul gören yöntemlerle hesaplandığını vurgulayarak, "TÜFE ve ÜFE arasındaki farkın Türkiye'ye özgü olmadığını" belirtti. Çetinkaya, bu farkın 2021 yılı başından itibaren dünya genelinde gözlemlendiğini ifade ederek, IMF Türkiye Masası'nın TÜİK'i şikayet ettiği ancak inceleme sonucunda tatmin edici bulduklarını ve benzer şekilde derecelendirme kuruluşlarının da istatistikleri inceledikten sonra memnun kaldıklarını söyledi.

Bu bir normalleşmedir

TÜİK Başkanı Çetinkaya, haziran ayı TÜFE rakamlarının beklentilerin altında gelmesine yönelik eleştirilere cevap verdi ve haziran ayının uzun vadeli enflasyon verilerine göre en düşük ay olduğunu belirtti, çünkü tarım ürünlerinin bu dönemde piyasaya çıkmaya başladığını açıkladı. Çetinkaya, şunları söyledi: "Memur zamlarının haziran ayında duyurulması, ancak temmuzda geçerli olması gibi bazı zamların etkisi haziran ayı TÜFE rakamlarına doğrudan yansımaz. Ancak temmuz ayı verilerini etkileyebilirler. Ayrıca, Türkiye'deki enflasyonun belirleyicilerinden biri olan döviz kuru stabilitesinin aylık enflasyonu önemli ölçüde baskıladığını belirtti ve kurun düşmesi durumunda bazı ürünlerde fiyat gerilemeleri olabileceğini ifade etti."