Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pullman Otel'de düzenlenen Parlamenterler Arası Kudüs Platformu 5. Konferansı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Gazze'de masum sivillerin katledilmesine sert bir dille tepki gösteren Erdoğan'ın sözleri, salondaki katılımcılar tarafından coşkuyla karşılandı ve ayakta alkışlandı. Netanyahu yönetimini hedef alan sert ifadeler, dinleyiciler arasında büyük destek gördü.
Netanyahu adını Gazze kasabı olarak tarihe utançla yazdırmıştır
Erdoğan, açıklamasında Netanyahu'ya sert bir şekilde yüklenerek, "Netanyahu adını Gazze kasabı olarak tarihe utançla yazdırmıştır. Bu kara leke ne yaparsa yapsın silinmeyecektir. Biz böyle konuşunca bazıları hemen rahatsız oluyor. İsrail yönetimi de suçlarını örtmek için ellerindeki basın ve lobi gücüne güveniyor, ancak ne yaparlarsa yapsınlar, nafile. Tayyip Erdoğan'ın kalbine zincir vuramazlar. Sizin tehditlerinize ve baskılarınıza boyun eğmeyeceğiz" ifadelerini kullandı. Netanyahu'ya dua ederek, "Ey Netanyahu, dualarım senin ve senin siyonistlerinin yok olması içindir" diye ekledi. Ayrıca, siyasi tavrın değişmeyeceğini belirterek, "Biz, siyaseti şartlara ve konjonktüre göre belirleyen siyasetçilerden değiliz. Biz, bu yola kefenimizi giyerek çıktık ve yarım asır boyunca bedel ödemekten çekinmedik" dedi.
Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları;
"Siz kıymetli parlamenterleri İstanbul'da ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Medeniyet, tarih ve kültür şehri güzel İstanbul'umuza hoş geldiniz. Filistin davasını benimseyen ve Kudüs'e sahip çıkan tüm parlamenterlere teşekkür ediyorum. Az önceki konuşmaları ilgiyle dinledik. Parlamenterler arası Kudüs Platformu'nun kurulduğu günden bu yana önemli bir boşluğu doldurduğunu görmek sevindirici. BM kararlarına, uluslararası normlara uygun olarak Kudüs'e ve Filistin'e hizmet eden kardeşlerimi tebrik ediyorum. Müslüman olmanın, hak ve adaleti cesurca savunmanın zor olduğu bir dönemden geçiyoruz. Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine yönelik tacizler artıyor ve işgalci İsrail Kudüs'ün kimliğini adım adım yok ediyor. Haçlı zihniyetinin yeniden canlandırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Biz, ecdadın torunları olarak Filistin'deki her gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Kalbimizden Kudüs sevgisini kimse sökemez. Türkiye olarak Kudüs'e sahip çıkmayı bir görev olarak görüyoruz."
Türkiye olarak kuşatıcı anlayışla Kudüs'e sahip çıkmayı bir görev biliyoruz
Türkiye olarak Kudüs'e karşı sorumluluğumuzu kuşatıcı bir anlayışla yerine getirmeyi bir görev olarak kabul ediyoruz. Bu kutsal mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Barış için yürüttüğümüz bu kutlu mücadeleye destek veren Parlamenterler Arası Kudüs Platformu'na minnettarlığımı sunuyorum. Filistinli kahramanlara selamlarımı iletiyorum ve işgalci zalimlere karşı dimdik duran Filistin'in yiğit evlatlarını ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum. Dünyanın dört bir yanındaki Filistin ve Gazze halkıyla dayanışma içinde olan vicdan sahibi herkese teşekkür ediyorum.
Bu kara leke ne yaparsa yapsın çıkmayacaktır
Günümüzdeki firavunları arayanlar, sadece 35 bin Filistinliyi acımasızca katledenlere bakmaları yeterlidir. Gazze'de 15 binden fazla çocuğu öldüren bu katiller, modern dönemin Hitler'i ve Nazileridir. Netanyahu, adını Gazze kasabı olarak tarihe utançla yazdırmıştır ve bu kara leke ne yapılırsa yapılsın silinmeyecektir. Biz böyle konuşunca bazıları hemen rahatsız oluyor. İsrail yönetimi, suçlarına karşı çıkıldığında bizi susturabileceğini sanıyor. Ellerindeki basın ve lobi gücüyle cinayetlerin üstünü örtebileceklerini düşünüyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, nafile. Tayyip Erdoğan'ın kalbine zincir vuramazlar. Sizin baskılarınıza asla boyun eğmeyeceğiz.
Hiç kimse bizden soykırıma sessiz kalmamızı beklemesin
Hiç kimse bizden soykırıma sessiz kalmamızı beklemesin. Sırf Avrupa öyle istedi diye Hamas'a terör örgütü iftirası atanlardan olamayız. Filistinli direnişçilere terörist yaftası vuramayız. Biz Hamas'ı Filistin'in Kuva-yı Milliye'si olarak görmeye devam edeceğiz. Bunu da her platformda dillendirmekten geri durmayacağız. 203 gündür Gazze'de devam eden soykırımı hiçbir şey haklı gösteremez. 7 Ekim'de yaşananları tasvip edebilirsiniz ya da etmezsiniz. Bu sizin bakış açınız. Ama bebekleri öldürmeyi, camileri, kiliseleri, okulları bilerek hedef almayı, Gazze'yi büyük bir kabristana dönüştürmeyi haklı çıkaramazsınız. Çocuğunun doğum gününü Gazzelileri öldürerek kutlayan bir anlayışın insanlıkla bağı kalmamış demektir.
İsrail ile olan ticari ilişkilerimizi kestik
İsrail ile olan ticari ilişkilerimizi kestik, ve eklemek istiyorum ki Türkiye'nin tarihinde hiçbir dönemde soykırım yapmadığı, sömürgeci olmadığı ve masum insanlara zarar vermediği gerçeğini altını çizmek isterim. Ülkemiz, binlerce yıllık tarihinin hiçbir anında soykırım yapmadı, başka topraklara işgalci olarak gitmedi ve masum insanları incitmedi. Zor durumda olan herkese kapılarını açtı. Engizisyondan kaçan Musevilere, Nazi zulmünden kaçan Musevilere de yardım eli uzattık, Netanyahu. Suriye'den kaçan kardeşlerimize de yardım ettik. Bölgemizde barış, huzur ve refahın hakim olması için samimi bir şekilde çaba gösteriyoruz.
Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının böyle bir adım atması mümkün değildir
Geçtiğimiz ay ülkemizde yerel seçimler yapıldı. Seçim sürecinde, şahsımın Filistin davasını savunurken yaşadığı zorluklar açıkça ortadayken, bazı kişiler ülkemizin ve milletimizin Filistin direnişine sağladığı güçlü desteği gölgelemeye çalıştılar. Bu kirli kampanya, hırslarının akıl ve vicdanlarının önüne geçmesiyle yürütüldü. Hatta İsrail'e jet yakıtı gönderildiği iddiası gibi akıl ve vicdanla bağdaşmayan birçok iddia gündeme getirildi. Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının böyle bir adım atması mümkün değildir.
Bu konuyu istismar etmeye çalışıyorlar
Şu anda aynı çevrelerin Kürecik'teki radar üssü hakkında benzer yalanlara sarıldığını gözlemliyoruz. Bu konuyu istismar etmeye çalışıyorlar. Ancak Kürecik'teki radar merkezinin ülkemizin ve ittifakımızın güvenliği dışında hiçbir devletle herhangi bir ilişkisi, bağı veya irtibatı yoktur ve olamaz. Türkiye böyle bir şeye zaten izin vermez. Bir Müslüman olarak, yalanın Allah'ın en çok nefret ettiği şeylerden biri olduğunu bilirim. Bu iftiralar yabancı basında abartılarak ülkemize karşı kullanıldı. Üç kuruşluk siyasi çıkar uğruna iftira atmaya çalıştılar. Kimileri, Filistin'e verdiğimiz desteği gölgelemeye çalıştı. Eğer elinizde somut bir kanıt varsa, bunu ortaya koyarsınız. Ama böyle bir belge sunmuyorsanız, sadece iftira atmış olursunuz.
İsrail'e 25 milyar dolarlık askeri yardım paketini onaylaması bunun en açık göstergesidir
Filistin halkının BM'de tam üye olarak temsil edilmemesi hem büyük bir utanç hem de ciddi bir haksızlıktır. Geçen hafta Güvenlik Konseyi'nde bu konuda atılan adım ABD'nin vetosuyla karşılaştı ve engellendi. ABD'nin bu kararıyla diğer Güvenlik Konseyi üyelerinin iradesini yok saydığını görüyoruz. Bu kararı kabul etmiyoruz. Amerikan yönetimi, İsrail'e koşulsuz askeri ve diplomatik destek vererek çözüme katkı sunmuyor, aksine sorunun daha da büyümesine sebep oluyor. İsrail'e 25 milyar dolarlık askeri yardım paketini onaylaması bunun en açık göstergesidir. Türkiye'ye yönelik 1915 olayları üzerinden yapılan asılsız suçlamaları tekrarlamak yerine Amerikan yönetimi, Gazze'deki duruma odaklanmalı ve İsrail'in Gazze'deki soykırım girişimlerini engellemelidir. Batılı ülkelerin, özellikle Amerika ve Avrupa'nın, Gazze krizindeki siyonist baskısını bir kez daha reddediyoruz.