Bursa’da ‘Kent ve İklim Paneli’ düzenlendi
Gazeteabc/ Haber: Adiviye ElbaşOsmangazi Belediyesi ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği tarafından Osmangazi Gösteri Merkezinde ‘Kent ve İklim Paneli’ düzenlendi. Düzenlenen panele Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı Prof. Dr. Cemil Tugay katılım gösterdi.
1. Su
2. Gıda
3. Enerji
4. Toprak Bu alanlar, hem sürdürülebilir yaşam için kritik hem de en büyük tehditlerimizi barındırıyor. Türkiye'de su kaynakları, uzun süren kuraklıklar nedeniyle ciddi şekilde azalıyor. Yerel yönetimlerin havza bazlı su yönetimi planları oluşturması acil bir gereklilik. Su yönetimi planı ile bu sorunların üstesinden gelinmelidir. Tarımda rekolte düşüşleri yaşanmakta ve sağlıklı gıda üretimi konusunda sorunlar ortaya çıkmaktadır. Ürün deseni ve tarım tekniklerinin doğru planlanması, hem yerel hem de ulusal düzeyde önem taşımaktadır. Kendine yeten şehirler ve bölgeler oluşturmak, gelecekteki gıda krizlerine karşı hazırlıklı olmamıza yardımcı olacaktır. Enerji, hayatımızda büyük bir yer kaplamakta, ancak aslında ihtiyaç duyduğumuzdan daha az enerji tüketebiliriz. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, bu sürecin önemli bir parçası olacaktır. Türkiye'nin çevresel sürdürülebilirliği için acil adımlar atılması gerekiyor. Su, gıda, enerji ve toprak konularında etkili stratejiler geliştirmek, hem mevcut sorunların üstesinden gelmek hem de gelecekteki tehditlere karşı hazırlıklı olmak açısından büyük önem taşıyor. Bu dört kelimeyi aklımızda tutarak hareket etmeliyiz: “Su, Gıda, Enerji, Toprak.” şeklinde konuştu. Başkanların konuşmalarının ardında Kent ve İklim Paneli başladı.
Hava kirliliği ve çevre kirliliği gibi sorunlarla mücadele etmemiz gerekiyor
Düzenlenen panelde açılış konuşması gerçekleştiren Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın: “Bursa, sanayisi, kültürü, turizmi ve tarımı ile Türkiye'nin öncü şehirlerinden biridir. Osman Gazi, bu değerleri barındıran, Türkiye'nin en büyük beşinci ilçesidir. Ancak Bursa'nın kimliği üzerine önemli sorular sormamız gerekiyor. Bursa, sanayi kenti mi?, Turizm kenti mi, Kültür ve sanat kenti mi? Daha da önemlisi, Bursa bir sağlıklı kent midir? Sağlıklı kentler, yalnızca fiziksel yapılarla değil, sosyal, kültürel ve çevresel faktörlerle de şekillenir. Bu bileşenlerin uyum içerisinde olduğu şehirler inşa etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur. 2024 yılına geldiğimizde, Bursa'nın önemli su kaynaklarından biri olan Nilüfer Çayı'na rağmen su krizi ile karşı karşıyayız. Ayrıca, hava kirliliği ve çevre kirliliği gibi sorunlarla mücadele etmemiz gerekiyor. Büyükşehir belediye başkanımızın açıkladığına göre, Bursa'nın suyu yaklaşık 45 gün yetecek durumda. Hava kirliliğinde Bursa, raporlara göre en riskli kentlerden biri. Kamu kurumları olarak doğa ve insan ilişkisini en iyi şekilde yapılandırmak için çaba sarf ediyoruz. Sürdürülebilir bir gelecek için Atıkların geri kazanımı sağlamalıyız. Yılda yaklaşık 6.000 ton ambalaj atığını geri kazandırıyoruz. Mobil atık toplama da yılda yaklaşık 160 ton atık yağı toplayarak su kirliliğini engelliyoruz. Yılda 6 ton atık pili bertaraf ederek doğayı koruyoruz. Güneş panelleri ile enerjimizin %5'ini yenilenebilir kaynaklardan elde ediyoruz. Bursa'nın geleceğini şekillendirmek için hepimizin üzerine düşen sorumluluklar var. Sağlıklı, sürdürülebilir ve çevre dostu şehirler inşa etmek için birlikte çalışmalıyız.Çevreyi korumanın en etkili yolunun öncelikle kirletmemek
Yenilenebilir enerji sayesinde yılda yaklaşık 900.000 kilogram karbondioksitin doğaya salınmasını engelliyoruz. Park sayımızı yaklaşık 700'e çıkararak düzenlenmiş yeşil alan miktarını 1.767.485 metrekare’ye ulaştırmış bulunmaktayız. Bu parklarda hayata geçirdiğimiz damla sulama ve akıllı sulama sistemleri ile yılda yaklaşık %40 oranında tasarruf sağlıyoruz. Ayrıca, parklarımızda uyguladığımız LED ve solar aydınlatma sistemleri sayesinde yıllık %20 enerji tasarrufu elde ediyoruz. Çevreyi korumanın en etkili yolunun öncelikle kirletmemek olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, çevreye duyarlı nesiller yetiştirmek için eğitim çalışmalarına önem veriyoruz. İlçemizdeki yaklaşık 8 okulda 4.000 vatandaşımızla bir araya gelerek çevre bilinci eğitimleri verdik. Güvenli, yeşil bina sertifikaları ve kalite yönetim sistemi belgeleri ile çevre konusundaki standardımızı her geçen gün yükseltiyoruz. Sürdürülebilir ve sağlıklı bir gelecek için yarının çok geç olduğunu biliyor ve adımlarımızı bugünden kararlılıkla atıyoruz. Konuşmanın başında da belirttiğim gibi, Türkiye'nin en çok nüfusa sahip beşinci ilçesiyiz. Bu noktada, her ne kadar büyük bir şehir yasasıyla mahalle olsak da, kentten köylere dönüşümü sağlamalıyız. Tarımı desteklemeli, doğa-insan ilişkisini güçlendirmeli ve dirençli kentler oluşturmak için mücadele etmeliyiz.” şeklinde ifadeler kullandı.Karbon emisyonlarında beklenenin altında bir azalma yaşanıyor
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı Prof. Dr. Cemil Tugay: “Bugün toplantının açılışında bazı önemli konuları hatırlatmak istiyorum. COP 29 toplantısı, ülkelere ve dünyaya bir ayna tutan bir etkinlik oldu. İki yüz ülkeden pek çok temsilci, yaklaşık on bir gün boyunca çeşitli konuları ele aldı. Bu toplantıda hem durum değerlendirmesi yapıldı hem de geleceğe dair vizyonlar çizildi. Türkiye açısından baktığımızda, açıkçası pek olumlu bir tablo görmüyoruz. Paris Anlaşması ile belirlenen, dünyanın ısı artışının bir buçuk derecede sınırlanması hedefi, son yıllarda hızla geride kaldı. Normalde, 2030 yılında dünya genelinde karbon nötr olma hedefi belirlenmişti; ancak bu hedefe ulaşmak için gereken %45’lik azaltım hedefine çok uzak durumdayız. Karbon emisyonlarında beklenenin altında bir azalma yaşanıyor. Son yıllardaki sıcaklık artışları, birçok çevresel sorunu da beraberinde getiriyor. Tarımda rekolte azalması, kuraklık ve ekosistem değişimleri gibi sorunlar yaşıyoruz. Türkiye’de daha önce görülmeyen bazı sivrisinek ve haşere türleri, sıcak denizlerde yaşayan canlıların artışı gibi durumlarla karşı karşıyayız. Örneğin, İzmir’de son iki yıldır Aedes cinsi sivrisineklerin ciddi oranda yaygınlaştığını gözlemliyoruz. Bu durum, ekosistem bozulmasına ve yaşam alanlarımıza olumsuz geri dönüşlere yol açıyor. Türkiye’nin, iklim değişikliği ile mücadelede daha hızlı ve etkili adımlar atması gerekiyor. Ancak, mevcut durumda bakanlığımız 2053 yılına kadar karbon nötr olma hedefi koymuş olsa da, bu hedefe ulaşmak oldukça zor görünüyor. OECD ülkeleri arasında kömür yatırımlarını artıran tek ülke Türkiye. Diğer ülkeler kömürden uzaklaşırken, biz hâlâ kömüre dayalı termik santrallere yatırım yapmaya devam ediyoruz. Türkiye’nin karbon emisyonlarına baktığımızda, en son verilere göre yıllık 558 milyon ton civarında bir emisyon gerçekleşiyor. Kişi başına düşen emisyon ise 671 ton. Bu rakamla Türkiye, dünya genelinde on beşinci sırada yer alıyor ve toplam karbon emisyonunun %1’ini üretiyor. Gelişmiş ülkeler arasında, iklim nötr olma yolunda sağlıklı adımlar atan bir ülke olarak değerlendirilemeyiz. Karbon emisyonlarının en büyük kaynağının enerji üretimi olduğunu görüyoruz. Türkiye’deki enerji üretiminin yaklaşık üçte biri kömüre dayalıdır. Sanayi ve tarım da önemli emisyon kaynakları arasında yer alıyor. Ev kökenli karbon emisyonları ise yaklaşık 44 milyon ton civarında hesaplanıyor. Bireyler olarak en büyük sorumluluk alanımızın enerji tüketimi olduğu görülüyor. Bu nedenle, önümüzdeki günlerde enerji tüketimimizi azaltmak ve enerjiyi daha verimli kullanmak için mutlaka hızlı ve öncelikli çalışmalar yapmalıyız.4 Alana Odaklanmalıyız
Enerji tüketimimizi azaltmak ve daha verimli kullanmak için öncelikli olarak şu dört alana odaklanmalıyız:1. Su
2. Gıda
3. Enerji
4. Toprak