BES’ten Kreş İsteği!
Gazeteabc/ Haber: Adiviye ElbaşBursa BES (Büro Emekçileri Sendikası) tarafından bugün 12:30’da SGK İl Müdürlüğü önünde kreş talebi ve toplu sözleşme talepleri hakkında basın açıklaması gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen basın açıklamasında Şube Mali BES Sekreteri Baran Müjdecioğlu: “İktidarın, bir ekonomik büyüme politikası olarak tercih ettiği ve bugüne kadar ısrarla uyguladığı ücret politikaları yandaş iş adamlarını ve sermaye gruplarını mutlu etmeye devam ederken, bizler yoksullaşmaya devam ediyoruz. Uygulanan bu ekonomik programla, başta biz kamu emekçileri olmak üzere, emeğiyle geçinen geniş kesimlerin gelirleri, yoksulluk sınırı altıda, açlık sınırının üzerinde bir eşikte tutulmaktadır. Her gün bizleri daha fazla yoksullaştıran bu politikalara rağmen, iktidar mensuplarının her kurduğu cümlede, bizleri enflasyona ezdirmedikleri yalanını söylemeye devam etmektedir. Oysa bizler, her geçen gün pazara, markete ve diğer ihtiyaç duyduğumuz tüketim mallarına daha zor ulaşıyoruz, en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamaktan uzaklaşıyoruz. Yani iktidar mensupları uyguladıkları bu politikalara nasıl güzelleme yaparlarsa yapsınlar, biz emekçilerin ve yoksulların yaşadığı derin yoksullaşma gerçeği değişmiyor.İktidar tarafından sürdürülen bu yoksullaştırıcı politikalar neticesinde, özellikle kent yoksulluğu, içinden çıkılamaz bir hal almıştır. Bu sebeple özellikle büyük kentler, emekçiler için sürgün yerleri haline gelmiştir. Kentlerde, başta barınma sorunu olmak üzere, emekçilerin temel ihtiyaç olarak yaşam kaynaklarına olan erişimleri, her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Bu koşullarda iktidar, her yılı, toplumun mağdur kesimlerinden birinin yılı ilan etmeye devam etmektedir. Ancak tarih gösteriyor ki, kendilerine yıl atfı yapılan toplum kesimlerinin mağduriyetlerinin ortadan kaldırılması bir yana, yaşadıkları mağduriyet daha da artarak devam etmektedir. Tıpkı 2024 yılının emekliler yılı ilan edilmesine rağmen, bütün emeklilerin açlık sınırının yarısı oranında bir gelirle yaşamaya mahkûm edilmesi gerçekliğinde tecrübe ettiğimiz gibi. Yaşanan bu derin yoksullaşma, muhakkak bütün toplum kesimlerini eşit derecede vurmuyor. Bu derin yoksullaştırma politikalarından kadın emekçiler ve çocuklar, daha fazla mağdur olmaktadırlar. Her yaş grubundan çocuklarda, beslenme sorununa bağlı olarak, başta bodurluk olmak üzere kalıcı sağlık sorunları ortaya çıkarken kadınlar, bu derin yoksullukla baş etmek için daha fazla fedakârlık etmek zorunda kalmaktadırlar. Başta çocuk ve bakım yükü, kadın emekçilerin omuzlarına bir görevmiş gibi yüklenmektedir. Bu durum, yaşanan yoksullukta bile eşitsizliği ve daha derin bir yoksulluğu kadınlara dayatmaktadır. Toplumun en önemli nüvesini oluşturan aile yükünü, kadın bedeni ve kadının fedakarlığı üzerine kuran iktidar, uzun yıllardır doğum oranlarının artırılması yönünde politikaları teşvik ederken kadını sadece annelik ve aile üzerinden tanımlamakta, kadının yaşadığı sorunlara toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten bir yerden çözüm üretmemekte, çocuk bakımına ilişkin bütün sorumluluğu kadının fedakarlığı üzerinden çözmeye çalışmaktadır.